30 Mart 2010 Salı

Pasifik Okyanusu'nda 4 Gün


Navimag şirketinin gemileri 1990 yılına kadar sadece kargo gemisi ve feribot olarak kullanılıyormuş. Patagonya’nın bu muhteşem fiyortlarını görmek ve daracık kanallardan geçmek adına turistlerin değişik yollar izleyerek bu yolculuğu bir biçimde yaptıklarını gören şirket yetkilileri, gemileri modifiye etmişler, ranzalar ve kabinler eklemişler. Şu anda hala kargo gemisi ve feribot olarak kullanılıyor ama aynı zamanda belli bir kontenjanla turist de taşıyorlar. Sabah gemiye kaydımı yaptırdım, benim gibi bir sürü gezgin ve turist vardı, kamyon sürücüleri de bizimle birlikte kayıtlarını yaptırdılar. Çok heyecanlıydım bu seyahat için. Uzun beklemenin sonunda gemi hareket etmeye başladı, Puerto Montt giderek küçüldü ve sonunda yok oldu. Herkes önce güvertede idi fakat geminin hareket etmesi ile birlikte zaten soğuk olan hava güvertede durulamayacak kadar soğudu. İçeriye girmeye başladık ve böylece yavaş yavaş diğer gezginlerle tanışmaya başladım.


Bütün yolculuk boyunca aldığım tepkinin aynısını burada da alıyordum. “İsmin ne? Nerelisin?” sorularına verdiğim cevaplar karşısında, önce herkes bir şaşırıyor ve “Gezim sırasında tanıştığım tek sırt çantalı Türk sensin” diyorlar. Yalnız gezdiğimi duyunca da bütün Türk kadınlarının İran’daki gibi kapanmak zorunda olduğunu düşünen bazı cahillerden gelen sorular başlıyor bu sefer. Karar veriyorum, gezinin ilerleyen günlerinde bir kağıda bu insanların genel kültürlerine katkıda bulunacağım bir yazı hazırlıyorum, Türkiye ve Türk kadınları ile ilgili, neyse ki durum henüz o kadar kötü değil, değil mi???


Her gün belli saatlerde anonsla birlikte kahvaltımızı, öğle yemeğimizi ve akşam yemeğimizi yedik. Yemekler oldukça lezzetli ve doyurucu idi. 4 gün boyunca zamanımın büyük çoğunluğunu daracık kanalları, fiyortları ve son gün buz dağını seyrederek güvertede geçirdim. Kalan kısmı ise kaptan köşkünün ziyarete açık olduğunu öğrendiğim andan itibaren manzaranın en güzel izlendiği köşkteydim. Gemimiz, Patagonya Kanalı’nda ilerlemeye başladı ilk gün, sonra Corcovada Körfezinde yol aldık. Moraleda Kanalı’n geride bırakıp, Pasifik Okyanusu’na ulaştığımızda, zorlu ve bol dalgalı; dolayısıyla da bol mide bulantılı bir 10-12 saat geçirdik. En son gün ise gerçekten kuş uçmaz kervan geçmez bir limana vardık, Puerto Eden’e. Yolcu almak ve buraya gönderilen kargoları teslim etmek için gemimiz kısa süreliğine demir attı buraya ve bu 1 saatlik zaman diliminde bizler de bu küçücük ama çok sevimli yerleşim yerini gezme fırsatını yakaladık. Sadece haftada bir bu gemi ile ulaşım olanağı var buraya , bu yaşam ve hava koşullarının pek de kolay olmadığı yere.


Son gece bingo oynandı ve bar diskoya dönüştürüldü, Michael Jackson şarkıları ile dans edenleri seyretmek benim için çok keyifli idi. Alkol sınırını aşanlar güverteye koşup okyanusa doğru rahatlarken, o sınırda gezinen diğer yolcular başka komik dans figürünü hatırlayıp sergilediler. Bir de yeri gelmişken söyleyeyim, her Türk olduğumu duyan biraz muhabbet ilerlediğinde göbek dansına getiriyorlar konuyu ve yapıp yapmadığımı soruyorlar. Gezi yapacak bayan arkadaşlara duyurulur, gelmeden göbek dansı dersi alın derim ben, bilmediğimi söyleyince çok bozuluyorlar.


Sabah geminin yarısı kahvaltıda yoktu, geceyi geç bir saatte bitirmiş olmalılar. Gemideki yabancılar için Puerto Natales’e gelmenin ana sebebi Torres Del Paine ismindeki ulusal park. Bu parkta yapılabilecek 2 türlü yürüyüş parkuru var. Birincisi “W” isminde 5 ya da 6 günde tamamlanan bir parkur diğeri ise 10 ya da 11 günde tamamlanan tam bir dairenin çizildiği bir parkur. Özellikle bu yürüyüşlere odaklanmış olanlar ise sabah erken saatte kahvaltıya geldiler ve sonra oturup gemi Puerto Natales’e demir atıncaya kadar son bir defa planlar gözden geçirildi. İşte ben de bu sırada 1 İtalyan, 1 Amerikalı ve 4 Fransız’ın oluşturduğu gruba “W” yu yapmak üzere dahil oldum. Hep beraber Puerto Natales’de aynı hostelde kalmak üzere ve ertesi gün aynı yürüyüşü yapmak üzere gemiyi terk ettik.


3 yorum:

  1. Tesadufen haberdar oldugum blogunuzu ilgiyle izliyorum.
    Navimag ve konakladiginiz yerler hakkinda biraz daha ayrintili bilgi (fiyat, kaldiginiz yer adi) verebilir misiniz?
    Iyi yolculuklar

    YanıtlaSil
  2. merhabalar....

    blogumu takip ettiginize cok sevindim :)))

    kaldigim yerleri lonely planet rehber kitabindan buluyordum onceden ama simdi daha cok turizm ofisine gidip kalinacak yeri soruyorum ve butceme gore hemen yardimci oluyorlar..


    genel olarak simdiye kadar en dusuk 4 en fazla da 20 dolar verdim kalacak yer icin.... Sili ve Arjantin; Kolimbiya ve Ekvator a gore daha pahali.... yer ismi ya da fiyat yazmamayi tercih ediyorum cunku bu tur yerler cok kisa zamanda ya el degistiriyorlar ya da kapaniyorlar, en iyisi guncellenmis bir rehber kitabi referans almak.

    navimag icin de sezona gore fiyat degisiyor, sitesinden kontrol edebilirsiniz, ben 400 dolar odedim.

    sevgilerle.....

    YanıtlaSil
  3. Cok tesekkurler, gercekten cok guzel yaziyorsunuz.
    Gitmeden gitmis kadar oldum, yazilarinizi okudukca

    YanıtlaSil