1 Mart 2010 Pazartesi

Terremoto!!! Que Malo!!!

Santiago’ya 45 dakikalık uzaklıktaki San Jose de Maipo’da, Kolombiyalı olan ama burada yaşamayı tercih etmiş seramik sanatçısı Camila’nın evinden yazıyorum. 2 gün önce, otobüs biletimi almış ve sabah 8’de bir üniversite şehri olan Valdivia’ya gidecektim. Santiago’daki son gecemde beni evinde misafir eden sevgili Roberto ve arkadaşları ile geleneksel bir dans olan “Cueca” dansını yapan Şilileri seyretmek ve akşam yemeği yemek için taverna tarzında bir restorana gitmiş, çok keyif almış ve Santiago ile vedalaşmıştım. Alarmı kurmuş uykuya dalmıştım ki birden gözlerimi açtım. Türkiye ve İstanbul hayranı olan Roberto’nun, Türk motifleri ile döşenmiş, duvarlarında İstanbul resimleri bulunan ve tasavvufla ilgili kitaplar ile dolu olan misafir odasındaydım ve bir gariplik vardı havada. Tam o anda oda sallanmaya başladı. Birden kafam karıştı, İstanbul’dayım ve beklenen büyük deprem oluyor sandım; rüyada olduğumu düşündüm bir an, hayır Şili’deydim ve olan şeyde maalesef gerçekti, ne rüyadaydım ne de hayal görüyordum, inanmak istemesem de bir felakete tanık oluyordum. “Yeter artık dursun be canavar” diye geçirirken içimden, o canavar gittikçe şiddetini artırarak yatağımı titretmeye devam ediyordu. Dışarıdaki sallanan ağaçları seyrediyordum, sarsıntı bitmek bilmiyor ve şiddetini giderek daha da artırıyordu; sonun geldiğini düşündüm; buraya kadardı, son beni ülkemden uzaklarda yakalamıştı, “umarım anneme ulaşıp haber verirler”, diyordum kendi kendime, bir nevi son dileğim kayıp biri olarak ayrılmamaktı bu dünyadan. O kadar şiddetliydi ki kendimi koruma altına almaya çalışmanın anlamsız olacağını düşündüm ama beklediğim duvarların ya da binanın üzerime yıkılması da gerçekleşmiyordu. Hadi yine de bir deneyeyim diyerek kendimi yatağın dibine atıp, içinde kimlik bilgilerimin olduğu çantayı da aileme ulaşabilsinler diye yanıma alıp beklemeye başladım. Sonunda sarsıntı durdu. Evet ölmemiştim, hatta odada da hiç hasar yoktu. Roberto geldi, ben titriyor ve hangi dili konuşmam gerektiğini konusunda problem yaşıyordum, bana “merak etme, bu Şili’de hep oluyor” dedi. Evet büyük bir deprem kuşağında bulunan Şili’de; merkezinde 8.8, Santiago’da ise 7 şiddetinde büyük bir deprem olmuş ve tam 2 dakika sürmüştü. Neredeyse bütün ülke sallanmıştı ki Şili’yi gözünüzün önüne getirin, uzun ince bir ülke ve hemen hemen her yerinde bu deprem hissedilmişti, dünya genelinde şimdiye kadar gerçekleşen en büyük 10 depremden biri olarak kabul ediliyor. Elektrik, su, gaz, telefon ve internet bağlantısı kesilmişti, hala artçı sarsıntılar devam ediyordu. Sabah saat dört idi fakat bu olaydan sonra uyumak da pek mümkün değildi, bir türlü şoku üzerimden atamıyordum. 2 ay kadar önce Kolombiya’da Pasto’ya gitmeyi planlarken, 2 gün kadar ertelemiştim bu planı ve o şehirde volkan patladı, turuncuya kadar gelmişti alarm, iyi ki gitmedim diye düşünmüştüm. Sonra Villa De Levya’ya ulaşamadım çünkü otobüs muavini beni uyandırmayı unutmuştu ve gözlerimi Bogota’da açmıştım, ertesi gün öğrendim ki orada da yangın çıkmış ve şehri boşaltmışlar. Şimdi de bu, Santigo’yu ve ev sahibimi çok sevdiğim için ziyaretimi uzun tutmuştum ve biletini aldığım şehirde 8.5 şiddetinde bir deprem olmuştu. Dediğim gibi şu anda Santiago’da değilim, internet bağlantısı bulduğum anda bu yazıyı bloğa ekleyeceğim, beni büyük bir incelikle evine davet eden sevgili Camila’nın evinden yazıyorum, haberleri seyrediyorum çünkü burada elektrik var, şu ana kadar 708 ölü var. Deprem sonrası tusunami olmuş, ülkenin Pasifik kıyısındaki bazı şehirlerde, felaket üstüne felaket. Havaalanı hasar gördüğü için şu anda uçuşlar, yollar ve köprüler hasar gördüğü için de otobüs seferleri durmuş durumda. Bir süre daha Camilla’nın evinde kalıp ilk uçuşlar başladığında Arjantin’e geçmeyi düşünüyorum. Patagonya’yı bu ülke kendini toparladığında başka bir zaman ziyaret etmek üzere erteliyorum. Keşke dili daha iyi konuşabilsem ve bir şekilde yardım edebilsem ama elimden üzülmek dışında hiçbir şey gelmiyor.

3 yorum:

  1. Gülcan geçmiş olsun. Bu arada bir süre Türkiye'ye uğramasan iyi olur. Her türlü "kıyamet"i yaşıyor bu ülke. Sevgiler.
    NOT: Kalemin ve dilin kıvrak, beğendim. Eline sağlık. Adana'dan sevgiler. Ayşegül

    YanıtlaSil
  2. canim ya gecmis olsun ama bir taraftanda kiskandim, bu kadar buyuk birseyi atlatmak ve sahit olmak ve duygularini ince ayrintilarla hatirlamak muthis bir olay. iyi ki camilla vardi sana destek oldu. gecmis olsun. optum cok.

    YanıtlaSil
  3. dün oradaydım. Jose de Maipo’da. parka kurulu seyyar ekmek tezgahında yağda kızarmış hamurun üzerine yöresel soslarıyla yedim. belediye binasının önünde Eduardo (16 yaşlarında utangaç genç) resimlerimizi çekti. 2 saate kaldığım bu yerde ne gördüm derseniz, "huzur" gördüm. çocukların yüzü hep gülüyor, erişkinler somurtmuyordu. dilerim gelecek bu insanlar için mutlulukla resmolur. 30.04.2010 ozbek (romatolog@gmail.com)

    YanıtlaSil