6 Aralık 2009 Pazar

Paça Mama, Tayta Inti


1 haftadır Nancy’de kalıyorum, çok misafirverper birisi… İspanyolca konuşmaya çalıştığım zaman büyük bir sabırla bekliyor cümlemi bitirmemi. Çok komik konuştuğuma eminim, İspanyolca öğrenme konusunda yavaş yavaş inancımı yitirmeye başladım, gerçekten de zor bir dil… Neyse ben yine de öğrenbildiğim kadar öğrenmeye çalışacağım. 1.5 yaşında kıvır kıvır saçlı bir oğlu var. Daha güvenli bir muhitte kalıyor olmanın verdiği bir rahatlık oluştu bende, kendimi daha iyi hissediyorum burada, bunda Nancy’nin de payı çok büyük.

Sakin geçen haftanın ilk günlerinden sonra perşembe günü botanik parkına gitmem gerektiğini söyledi İspanyolca öğretmenim. “Kelebekler için ayrılmış özel bir bölüm var ve mutlaka gidip görmen gerekiyor” dedi. İyi ki sözünü dünlemiş ve de gitmişim çünkü yüzlerce kelebek adeta poz veriyorlar fotoğraf makinesine. Elime ve başıma konan bir sürü kelebek, hiç bu kadar çoğunu bir arada görmemiştim.

Cuma günü ise sevgili Işın’ın sayesinde tanıştığım Maria’nın evine gittim. Evi Quito’ya 1 saat uzaklıkta Tumbaco denilen, daha çok Maria gibi Ekvator’da yaşamaya karar vermiş Almanların, temiz havası ve Quito’dan daha az olan nüfusu yüzünden tercih ettikleri bir yer. Kocaman bir bahçe içerisinde çok güzel bir evi var, 13 yıldır burada yaşıyor ve sevgi dolu bir insan. Cuma gününü birlikte geçirip daha sonra buraya yakın bir yeri ziyarete gidecektim fakat o kadar sessiz sakin ve güzel bir yer ki ve Maria ve sevgili kızı Joya’nın enerjileri o kadar yüksek ki; hafta sonunu Tumbaco’da geçirmeye karar verdim. Cuma akşamı Maria’nın sayesinde hayatımın ilk ´termascal´ adı verilen ritüeli yaşadm. Saat akşam sekiz gibi bir tepeye çıktık, bizden önce gelinmiş ve her şey hazırlamıştı. Bu gelenek Güney Amerika yerlilerinden geliyormuş. Yuvarlak bir çadır, üstü battaniyelerle örtülü, ortasında bir çukur ve iki adet kapısı var. Çadırın dışında ise kocaman bir ateş ve ateşin içinde 13 adet yuvarlak taş var. Daha sonra taşlar yeterince ısınıp hazır olduğunda, yaklaşık 30-35 kişi ve 3 adet de çocuk çadırın içerisine girmeye başladık. Bu arada 5 yabancinın dışında herkes buralı ve yüz hatlarından anlaşıldığı üzere yerli ebeveyinlere sahip fakat artık modern hayata ayak uydurmuş, şehir yaşantısına geçmiş ama yine de bu seromoniyi düzenli aralıklarla yapan Ekvoturlular. İçerisi tamamen karanlık, kesinlikle hiçbir şey görülmüyor. Sonra içeriye taşlar alınmaya başlandı, önce 7 adet, sonra 9 adet ve sonra da 13 adet daha sonra tekrar 7 adet. Her sayının özel bir anlamı var. 7 adet taş, geyik boynuzları kullanılarak içeri alınıp çukura konulduğunda üzerine yine kutsal anlamları olan bitkiler serpildi, biraz su döküldü ve herkes sırayla isimlerini ve dileklerini söylediler, her dilekten sonra ise kızgın taşların üzerine bir miktar su döküldü. Ben var olan ya da olmayan İspanyolcam ile ismimi ve dileklerimi sıraladım ama buraya neler dilediğimi yazmayacağım, kusuruma bakmayın efenim. İçerisi inanılmaz sıcak oldu ve çadırdan çıkmak aslında yasak ya da çadırda ki herkesden izin almak gerekiyor çıkabilmek için, göz gözü görmüyor, sadece taşlar soğuyunca çadırın kapıları açılıyor ve işte o zaman insan, o moddan çıkıp biraz nefes alabiliyor, çok ilginç bir deneyim. Daha sonra 9 adet taş alındı içeriye, yine bitkiler ve su döküldü, daha sonra vurmalı çalgılar çalınmaya başlandı ve bütün seromoniyi baştan sonuna kadar liderlik eden hatun Quichua dilinde ve İspanyoca şarkılar söylemeye başladı. İşte bu kısım gerçekten o koşullar altında insanın içine işliyor ve başka diyarlara gitmesine kılavuzluk ediyor. Bütün sesler, kokular, havanın sıcaklığı, nefes alamamanın verdiği ölüme yaklaşmanın korkusu, işte herşey birbirine karışıyor ve korkular yüzeye çıkmaya başlıyor. 9 taştan sonra herkesten izin isteyerek dışarı çıktım, bu kadar çok korkum olduğunu bilmiyordum ama hemen geri girdim, yarım bırakmayı gururuma yediremedim, yeniden iceri girmek icin izin istedim ve beni kabul ettiler ve ben de girdim; yeniden doğum diyorlar bu seremoniye ve ben de yeniden doğumumu yarım bırakmak isteedim. 13 adet taş alındığında içerisi dayanılmayacak derecede sıcak oldu fakat ilginç bir biçimde insan sınırlarını zorlayınca kendini daha güçlü hissediyor, ben de bir karar vermiştim ve içeri girmiştim ve herkesle beraber bitirmeye de kararlıydım, zaten daha sonra şarkılar söylenmeye başlayınca yeni dilekler, sıcağı unuttum kendimi şarkıların ritmine bıraktım. 13 adet taş tamamen sıcaklıklarını yitirince saat 11 gibi de tören bitmiş oldu. Hepimiz dışarıya çıkıp ateşin etrafında toplandık ve getirilmiş olan yiyecekleri dualar okuyarak yedik. Böyle bir şey daha önce hiç yaşamadım. Benim için oldukça özel bir yeri olacak ve her zaman hatırlamak için kalbimin deriliklerine gömüyorum. Kendimi gerçekten de yeniden doğmuş kabul ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder